ANKARA-BHA
Türkiye’de yapılan bilimsel araştırmalara göre, deniz çayırları yılda yaklaşık 150 bin ton karbonu depoluyor. Bu miktar, yaklaşık 6 milyon ağacın yıllık karbon tutma kapasitesine eşdeğer. Halk arasında "deniz eriştesi" olarak da bilinen Posidonia oceanica, Türkiye'de bulunan beş deniz çayırı türünden en yaygın olanı. Özellikle Akdeniz ekosisteminde ve Marmara'da görülen Cymodocea nodosa da sık rastlanan türler arasında yer alıyor.
Bunların dışında, Türkiye denizlerinde Zostera marina, Zostera noltei ve Süveyş Kanalı aracılığıyla Doğu Akdeniz’e girip oradan Kuzey Ege’ye kadar yayılım gösteren Halophila stipulacea türleri de bulunuyor.
Manisa Celal Bayar Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Biyoloji Bölümü Hidrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ergün Taşkın, deniz çayırlarının küresel ısınma ve iklim değişikliğiyle mücadelede en önemli biyolojik unsurlardan biri olduğunu söyledi. Taşkın, deniz çayırlarının bazı canlılar için yuvalama, bazıları içinse beslenme ve saklanma alanı sunduğunu belirtti.
Deniz çayırlarının en büyük katkılarından birinin karbon tutma kapasitesi olduğuna dikkat çeken Taşkın, bu bitkilerin karbonu yaprak, kök ve dokularında ya da kumun altında hapsettiklerini ve klorofil sayesinde oksijene çevirdiklerini anlattı. “Ne kadar çok alanı kaplarsa, sağladıkları biyoçeşitlilik ve kıyı yapısını koruma açısından o kadar önemli hale geliyorlar,” dedi.
Taşkın, Türkiye’de deniz çayırlarının 1145 deniz canlısı türüne ev sahipliği yaptığını ve mevcut alanın yaklaşık 95 bin 500 hektar olduğunu belirtti. Bu rakamın, araştırmalar tamamlandığında 120-130 bin hektara ulaşabileceği tahmin ediliyor.
Türkiye’de ilk kez deniz çayırlarının karbon tutma kapasitesini hesapladıklarını vurgulayan Taşkın, Ege Denizi’ndeki çayırların 104 bin 312 ton, Marmara Denizi’ndekilerin 41 bin 928 ton, Akdeniz’dekilerin ise 4 bin 654 ton karbon tuttuğunu açıkladı.
Deniz çayırlarının son 10 yılda daha sığ alanlara çekildiğini belirten Taşkın, bunun nedenlerinin başında kirlilik, deşarj sularının yetersiz arıtımı, aşırı avcılık ve turizm faaliyetleri geldiğini söyledi. Ayrıca artan deniz suyu sıcaklıkları ve tuzluluk oranları da bu hassas ekosistemi tehdit ediyor.
Kıyı sularında sıcaklıkların 30 derecenin üzerine çıkmasının deniz çayırlarını olumsuz etkilediğini dile getiren Taşkın, Doğu Akdeniz'den ziyade Kuzey Ege'de bu çayırların daha istikrarlı bir varlık gösterdiğini belirtti.
Prof. Dr. Taşkın, deniz çayırları hakkında daha detaylı bilgiye ulaşmak isteyenler için kısa süre önce yayımladıkları “Deniz Çayırları: Yayılışı, İzlenmesi, Korunması ve Restorasyonu” adlı kitabın, Türkiye'deki çayırların karbon tutma kapasitesinden sualtı görüntüleme tekniklerine kadar pek çok konuyu içerdiğini ifade etti.