Tarih: 25.05.2025 18:58

Etrafı dağlık ortası bağlık "İrem Bağı" Erzincan

Facebook Twitter Linked-in

ANKARA-BHA Erzincan’ın İlk Çağ tarihi hakkında kesin bir bilgiye henüz sahip olunmamakla birlikte tarihçiler, (M.Ö.) 2 binli yıllarda bu bölgede; Hurriler, Hayaşalılar ve Azzilerin hüküm sürdüğünü kaydetmektedir. Hattuşaş merkezli Büyük bir İmparatorluk kuran Hititlerinde egemenliğinde kalan Erzincan topraklarında sırasıyla Sümer, Akad ve bölgede önemli kalıntıları bulunan (Altıntepe Urartu Kalesi) Urartular hüküm sürmüştür. Urartulardan sonra Anadolu’yu istila eden Medler ve daha sonra Persler’in eline geçmiştir. Roma (Bizans ) Dönemi, Pontus Rum, Doğu Roma İmparatorluğu İslami Döneme kadar varlıklarını sürdürmüşlerdir. Erzincan ve çevresi, Türklerin Anadolu hakimiyetinin başladığı 1071 Malazgirt zaferinden sonra Anadolu Selçuklu Devleti Beylikleri Dönemi, Osmanlı İmparatorluğu hakimiyetinde kalmış, Birinci Dünya Savaşında kısa bir süre Rus ordusunun işgalinde kalmıştır.13 Şubat 1918 tarihinde geri alınan Erzincan,Türkiye Cumhuriyeti’nin güzide şehirlerinden biri olmuştur. Erzincan Doğu Anadolu Bölgesi’nin Kuzeybatı Bölümünde Yukarı Fırat Havzasında yer almaktadır.11.903 km2 yüzölçümüne sahip İl merkezinin denizden yüksekliği 1.185 m.’dir. Erzincan’ı; doğusunda Erzurum, batısında Sivas, güneyinde Tunceli, güneydoğusunda Bingöl, güneybatısında Elazığ - Malatya, kuzeyde Gümüşhane - Bayburt ve kuzeybatısında Giresun illeri çevreler. Fırat Nehri kollarından Karasu’nun geçtiği ilin yeryüzü şekillerini, güney sınırında Munzur Dağları, kuzey sınırında en yüksek noktası olan Keşiş Dağları ile bu dağlar arasında yer alan Karasu Vadisi boyunca uzanan iki ova ve boğazlar belirlemektedir. Karasal iklimin özelliklerine sahip Erzincan’ın yüzey şekillerinden dolayı yer yer değişik karakterli iklim özellikleri gözükmektedir. Erzincan Doğu Anadolu’daki en ılıman iklime sahip şehirlerdendir. Asya’yı Avrupa’ya bağlayan yollar üzerinde bulunan Erzincan, tarih boyunca güzelliği bakımından seyyahların, tarihçilerin dikkatini çekmiş; “Cennet Ülkesi”, “İrem Bağı”, “Gül-i Gülistan Bağ u Bostan, Çemenistan ve Bülbülistan”, “Etrafı Dağlık Ortası Bağlık” olarak vasıflandırılmıştır. Tarihi İpek Yolu ve doğu-batı, kuzey-güney yol güzergahlarında bulunması Erzincan’ı önemli bir kavşak noktası yapmış, canlı bir tarihe ve kültürel zenginliğe sahip olmasını sağlamıştır. Erzincan’ın merkez ilçe dışında 8 ilçesi bulunmaktadır. Bunlar; Kemah, Kemaliye, Refahiye, İliç, Çayırlı, Tercan, Üzümlü ve Otlukbeli’dir. Tarihi, kültürü, doğal güzellikleri ve bereketli topraklarıyla cazibe merkezi olan Erzincan keşfedilmeyi bekliyor. KÜLTÜR VE DOĞA TURİZMİ Çadırcı Hamamı; Şeyh Ahmed bin Mahmud tarafından 1548 yılında yaptırılan hamam, Erzincan’da ayakta kalan en sağlam klasik Osmanlı yapılarından biridir. Dört eyvanlı ve köşe hücrelidir. Yapıya doğu tarafında bulunan iki farklı kapıdan girilmektedir. Soyunma, soğukluk ve sıcaklık gibi 3 bölümden oluşan hamam pandantif kubbelerle örtülüdür. Taşçı Hamamı; 19. yüzyılın başlarında Osmanlı mimarisiyle, dikdörtgen planlı olarak tasarlanmıştır. 1939 depreminden sonra kullanılmamıştır. Ilıklığı, dört eyvanlı sıcaklığı ve külhan bölümleri mevcuttur. Yapının mimari özelliklerini en iyi kuzey cephesi yansıtırken, güney cephesi hamamın en fazla değişikliğe uğramış bölümüdür. Kızlar Kalesi; Kızlar Kalesi, Erzincan Ovası’nın kuzey kesimini çevreleyen Keşiş Dağları’nın zirve noktasına yakın bir kısımda, oldukça yüksek ve geniş bir kayalık üzerinde bulunur. Erzincan merkezine 17 km. mesafede yer almaktadır. Urartu dönemine ait kalıntıların bulunduğu Altıntepe arkeolojik bölgesi yakınlarındadır. Urartu döneminden kalma seramik parçalara da rastlanan kale, kayaların oyulmasıyla oluşturulmuştur. Kuzeybatısında, yaklaşık 3 metre aralıklarla bulunan iki sarnıca kaya basamaklarla inilmektedir. Kalenin Sarnıçları yaklaşık 2 metre yüksekliğinde ve 2 metre genişliğindedir. Saat Kulesi; 1939 yılında yaşanan depremle yıkılan eski Saat Kulesinin yerine inşa edilmiştir. Eski bir hatırayı yeniden canlandıran, şehrin sembolü sayılan kare prizma gövdeli bu eser, kesme taştan yapılmış ve enine silmelerle dört kata bölünmüştür Tepeye doğru küçülen her bir kat, bir biri üzerine oturtulmuştur. Son katın üstünde, her yönde bir saat yer alırken, kulenin diğer dört katında ahşaptan yapılmış dörder pencere bulunmaktadır. Özellikle farklı renklerde sürekli değişen ışıklandırması, akşam saatlerinden itibaren görülmeye değerdir. İzzet Paşa Hamamı; Müşir İzzet Paşa tarafından 1869 yılında yaptırılmış bir Osmanlı hamamıdır. Hamam dikdörtgen bir alan üzerine moloz taş kullanılarak inşa edilmiştir. Soğukluk, ılıklık, sıcaklık ve külhan bölümlerinden oluşur. Soğukluk, üç kubbeyle örtülü ılıklık ve hamamın doğu cephesinde içeriyi aydınlatan iki pencere bölümleri bulunmaktadır. Tavanda ve hamamın çeşitli yerlerinde ise hamamı güzelleştiren süslemeler mevcuttur. Altıntepe Urartu Kalesi; Yüksek dağlarla çevrili verimli Erzincan Ovası'nın Kuzeydoğu bölümünde yer alan volkan kolilerinden en ilgi çekici olanı Altıntepe’dir. Kent merkezine 14 kilometre uzaklıkta ve ova seviyesinden 60 metre yükseklikteki bu doğal tepe, ilk kez 1959-1968 yılları arasında merhum Profesör Dr. Tahsin Özgüç tarafından kazılmıştır. Bu çalışmalarda, Urartu Dönemine ait önemli mimari kalıntılar ve küçük eserler bulunmuştur. Kazılardan ele geçen malzeme, yayınlanan bir çok makalede iki cilt kitapta değerlendirilmiştir. Ortaya çıkarılan Urartu Dönemi (M.Ö. 850-590) yapıları Anadolu arkeolojisine önemli katkılar sağlamış ve temsil ettiği kültürün tek örnekleri olarak değerlendirilmiştir. Tepe, Doğu Roma surları tarafından tahrip edilmiş Urartu Dönemine ait iç kale yapısı ve surları, tapınak-saray, apadana, iç surların hemen dışında depo binası ile güney yamacında açılan terasa yerleştirilen açık hava tapınağı ve yer altında yapılan üç taş örme oda mezar ortaya çıkarılmıştır. Yöre halkı tarafından bu doğal tepe'nin yığma sanılması, eski çağdaki yapım geleneği olan taş temeller üzerine yükselen binaların ve sur duvarlarının yüksek kerpiç duvarlarının yıkılarak taş temellerin üzerini kapatmasından dolayıdır. İlk kazıların ardından korumasız kalan ve hazine aramak amacıyla yağma edilen kalede Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü adına Profesör Doktor Mehmet Karaosmanoğlu başkanlığındaki bir ekip tarafından 2003 yılından beri gerçekleştirilen ikinci dönem kazıları Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Makamının 01.07.2020 tarihli ve 2714 sayılı kararı ile sonlandırılmıştır. Valiliğimiz tarafından hazırlattırılan Altıntepe Arkeopark Projesi kapsamında restorasyon çalışmaları devam etmektedir. Saztepe Höyüğü; Üzümlü sınırları içinde yer alan Urartu ve Helenistik döneme ait seramikler bulunan höyük, yaklaşık 500 m uzunluğunda ve 20 m yüksekliğindedir. Höyüğün güneydoğu tarafında, moloz taş örgülü duvar parçaları yer almaktadır. Tarihi bir yerleşim olarak hem Saztepe, Altıntepe ve Küçük Tepe höyüklerine yakın olması, hem de seramik özellikleri nedeniyle önem arz etmektedir. Kemah Kalesi; Erzincan’ın 50 km. güneydoğusunda yer alan Kemah ilçesi içerisinde bulunmakta olan kale, 50 ila 100 m arasında değişen yüksekliğe sahiptir. M.Ö. 3 ve 2 binden günümüze kadar kullanım görmüştür. Anadolu’nun en eski, dünyanın sayılı doğal kalelerinden biridir. Sarp kayalar üzerinde kurulu kalenin çevresi surlarla çevrilidir. Büyük blok kesme taştan inşa edilen kale, beşgen planlı burçlarla güçlendirilmiştir. . Kale I.Dünya Savaşında önemli ölçüde tahrip edilmiştir. Kemah Kalesinde, Atatürk Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin YURTTAŞ başkanlığında bir ekip tarafından 2011 yılında bilimsel kazı çalışmalarına başlanmış, bugüne kadar yapılan kazılarda Bey Cami, hamam ve ayrıca saray olduğu düşünülen yapının temelleri ortaya çıkarılmıştır. Küçük buluntu olarak küp, güveç, su kabı, sikkeler, el yazmaları vb. eserler ortaya çıkarılmıştır. Kemah Kalesinin 4000 yıllık tarihi içerisinde birçok dehlizler, gizli geçitler mevcuttur. Evliya Çelebi’nin seyahatnamesinde, kale içinde üç tane cami bulunmakta, kayadan kesme su yolu ve su ihtiyacını karşılamak üzere birbirine yakın üç sarnıç ve kale sakinlerinin oturduğu evlerden bahsedilir. Bu evlerin çatıları toprak ile örtülüdür. İki hane dışındakilerin bağ ve bahçelerinin bulunmadığı, kale içinde buğday depolarının bulunduğu, depoların içlerinin pirinç çeltiği ve darı ile dolu olduğundan bahsetmektedir. Kale içerisinde yer alan Bey Camii Kemah Kaymakamlığı tarafından re konstrüksiyon yapılarak 2023 yılında ibadete açılmıştır. Melik Gazi Türbesi; Türbe Kemah ilçesinin 500 m kadar kuzeyinde kayalık bir zemin üzerindedir. Tarihi dokusuyla bilinen en önemli türbe olma özelliği taşımaktadır. Mengücek Beyliği döneminde (1071-1228) mimar İbrahim oğlu Ömer El Taber tarafından inşa edilmiştir. Beyler (Sağıroğlu) Mezarlığı; Sultan Melikşah Türbesi mezarlık alanı içerisinde bulunan 50 mezardan günümüze 18 tanesi sağlam olarak ulaşmıştır. Bir Platform üzerinde yükselen mezarlar lahit mezar tarzında yapılmıştır. Mezarların zeminde taş platform üzerinde yükselmesi nedeniyle üzerine gömü yapılmış olduğu düşünülmektedir. Erzincan yöresine sık rastlanmayan bir süsleme özelliği taşıyan bu mezarlar süsleme itibariyle genel olarak lahitlerin geniş ve dar yüzlerinde çerçeveler içerisinde kabartma şeklinde oldukça gelişmiş tarzda yapılmış olan motiflere yer verilmiştir. Bu süslemeler bitkisel geometrik ve sembolik motiflerden oluşur. Bunlar kandil, cami, şamdan, selvi, ibrik, tabak, bir vazodan, uzayan kıvrık dal gül, lale sümbül, zeytin, üzüm, karanfil, ay, yıldız, güneş ve çarkıfelek motifleridir. Acemoğlu Köprüsü; Karasu Nehri üzerinde, Acemoğlu Boğazı’nın iki yakasını bağlayan ve kesme taştan yapılan tek gözlü Acemoğlu Köprüsü’nün ne zaman inşa edildiği bilinmemektedir. Mama Hatun Külliyesi; Kervansaray, hamam ve türbeden oluşmaktadır. Saltuklu Melikesi Mama Hatun tarafından XII. yüzyılda yaptırılmıştır. Kervansaray kare planlı, sarı renkli düzgün taş bloktan inşa edilmiştir. Külliyeye Mama Hatun’un vefatından sonra birde türbe eklenmiştir. Kendine özgü mimarisiyle dikkat çeken türbe, Ahlâtlı Ebul-Nema Bin Mutafattal’ın bir eseridir. Dairesel planlı yapıya mukarnas dolgulu taç kapıdan girilmektedir. Türbe ile Kervansaray arasında yer alan hamam kesme taştan inşa edilmiştir. Hamam günümüzde halen kullanılmaktadır. Çadırkaya (Pekeriç) Kalesi; Urartu’lara ait bir yerleşim yeri olan kale, mimari özellikleri ve bezemeleriyle dikkat çekmektedir. Yakaşık 100 m yüksekliğinde ve 150 m uzunluğunda doğal bir kaya üzerine kurulu Çadırkaya Kalesi’nin surlarına ait bir iz bulunamamıştır. Ancak kalede yer alan yontma yollar, merdivenler, sarnıçlar, mağaralar ve işaretler günümüze kadar gelmiştir. Kalenin güneybatısında bulunan tünelden 90-100 merdivenle tabana inilmektedir. Kemaliye Evleri; Özgün mimari dokusuyla dikkat çekmektedir. İki, üç ve dört katlı örnekleri bulunan Kemaliye evlerinin ilk katları taştan yapılmıştır. Kemaliye evlerinin en önemli simgelerinden biri kapı tokmaklarıdır. Evlerin dış kapısında işlemeleri ve ebatlarıyla iki farklı tokmak dikkat çeker. Bunlardan biri erkek misafirler, diğeri ise kadın misafirler içindir. Kadınlar için olan tiz bir ses çıkarırken, erkekler için olan tok bir ses çıkarmaktadır. Gelen misafir, tokmak sesine göre, evin erkeği veya hanımı tarafından karşılanmaktadır. Taş Yol; Erzincan'da, "dünyanın en zorlu yolları" arasında gösterilen ve yapımı 132 yılda tamamlanan Kemaliye-Divriği arasındaki Taş Yolu, çok sayıda tünel, viraj ve keskin uçurumlarıyla hem yaya hem de araçla gezinti yapmak isteyen macera tutkunlarını cezbediyor. Karanlık Kanyon; Kemaliye ilçe merkezinin hemen girişinde yer almaktadır. Karanlık Kanyon, dünyanın Grand Kanyondan sonra ikinci büyük kanyonudur. 500 metrelik bir derinliğe sahip bu kanyon, Karasu Vadisi’ne dik inen yer yer 2 metreye kadar daralan, güneş ışığını bile geçirmeyen geçitlerden oluşmaktadır. Kanyonun 480 metre yüksekliğinde karşılıklı iki nokta arasına, 450 metre uzunluğunda özel çelik halatlar gerilmiştir. Adrenalin tutkunlarının nefesini kesen base jump atlayışları gerçekleştirilmektedir. Dünyada bu sporun yapılabildiği en yüksek nokta olan Karanlık Kanyon, yerli ve yabancı turistlerin yoğun ilgisini görmekte ve pek çok doğa sporu etkinliğine ev sahipliği yapmaktadır. Karanlık Kanyonun çevresi faunası ile de dikkat çekicidir. Burada su samuru, vaşak, dağ keçisi gibi birçok hayvan gözlemlenebilmektedir. Aygır Gölü; Türkiye’nin en yüksek krater göllerinden biri olan Aygır Gölü Esence Dağları arasında ve 2 bin 850 metre yüksekliktedir. Doğal oluşumundan kaynaklı güzelliği ve ona ayrı bir değer katan dağ bitkileri ile süslenen göle yaz aylarında Çayırlı ilçesinden özel araçlarla ulaşılmaktadır. Olta balıkçılığı, kampçılık, tırmanış ve bot gezisi yapılabilen gölün etrafında doğal piknik ve dinlenme alanları da mevcuttur. Otlukbeli Gölü ve Kırmızı Su; İlçe merkezinin 6 km kuzeybatısında bulunan göl, traversten seddi (Maden sularının oluşturduğu traversten seddi) gölü olup, oluşumu günümüzde de devam etmektedir. Yüzölçümü 6500 m2 olan gölün derinliği 15-19 m civarındadır. Otlukbeli gölünün en önemli özelliği, çanağının ve oluşumunun göl türleri içerisinde günümüze kadar bilinenlerin içerisinde dünyada tek tip oluşudur. Göl, bu özelliğinden dolayı, doğal anıt olarak nitelendirilmektedir. Maden suyuna karışan kırmızı toprak ve minerallerin, çataklardan yüzeye çıkan maden sularının kırmızı renkli olmasına neden olmuştur. Bu akıştan oluşan travertenler, kabarcıklar ve kaynama sesi doyumsuz bir izleme keyfi verir. Otlukbeli gölünün oluşumunda önemli bir faktör olan kırmızı su ve travertenler, bazı hastalıklar için şifa olarak kabul edilir. DUMANLI TABİAT PARKI Erzincan'ın Refahiye ilçesinde bulunan ve 2017 yılında Türkiye'nin 219'uncu tabiat parkı ilan edilen Dumanlı Tabiat Parkı, şehir gürültüsünden uzaklaşıp doğada vakit geçirmek isteyenlerin gözde mekanları arasında yer almaktadır. Dumanlı Tabiat Parkı Türkiye’deki ender Sarı Çam Ormanlarından birisidir. Yaylada bulunan sosyal tesisler, yürüyüş yolları ve piknik alanlarının yanı sıra vatandaşlara karavanları veya çadırları ile gelerek doğayla iç içe kamp yapma imkanı da sunmaktadır. Dumanlı Tabiat Parkı içerisinde barındırdığı mesire alanlarıyla piknik yapmak isteyenlerin, Macera parkında bulunan Zipline, Zipcoaster , Yetişkin, Çocuk İp Parkuru, ve Paintball aktiviteleri ile eğlencenin, yürüyüş ve koşu parkurlarıyla sporun, bungalov evlerinde doğa ile başbaşa konaklama imkanıyla dinlenmenin merkezi haline gelmiştir Dumanlı Tabiat Parkı; doğal güzellikleri, temiz havası, bol soğuksu kaynakları, bungalov evleri ve kamp imkanları ile yaz ve kış turizmine açıktır. Ekşisu Sazlığı ve Mesire Alanı: Şehir Merkezine 11 km uzaklıkta ve şehrin doğusunda bulunmaktadır. Ekşisu (Böğert madensuyu); doğal madensuyunun çıktığı, geniş park alanlarının bulunduğu, yerli ve yabancı turistlerin en çok tercih ettiği Erzincan'ın en gözde mesire alanlarından biridir. Burada yer alan çeşmelerden akan ve Bögert adıyla anılan maden suyu, çeşitli hastalıklara iyi gelmekte; anemi, karaciğer, mide, bağırsak ve safra yolu hastalıklarının tedavisinde kullanılmaktadır. Ekşisu Sazlığında, koruma altına alınan ve kuş cenneti olarak adlandırılan bölgede 200 çeşit kuş yaşamaktadır. Aynı zamanda dünyada ender görülen hava akımlarının bulunduğu bölgede Yamaç Paraşütü organizasyonlarına ev sahipliği yapmaktadır. Soğuk Sular; Erzincan'ın Kemah ilçesinde bulunan soğuk sular Kemah merkeze 4 km uzaklıktadır. Suyun kaynağı dağlardan eriyen karlar sayesinde çok soğuk olarak mesire alanı gelmektedir. Haziran ayının sonun çıkan ve ağustos ayı sonuna kadar devam eden beyaz köpükler çıkartmaktadır. Özellikle Erzincan dışından gelenler için çok güzel bir piknik ve eğlence alanı olarak yaz aylarında tercih edilir. Esence Yedigöller; Erzincan ili, Çayırlı ilçe sınırında bulunan Yedi Göller, Keşiş Dağların zirvesinde bulunur. Gölün yanında bulunan 3500 metre yükseklikte bulunan Esence Tepesi ise Dağcılar için bulunmaz bir yerdir. Yedi Göller bölgesi muhteşem manzarasıyla yerli ve yabancı turistlerin uğrak yerdir. Girlevik Şelalesi; Erzincan şehir merkezine yaklaşık 35 kilometre mesafede, Çağlayan beldesinde Girlevik Köyü'nde bulunmaktadır. Şelale; doğal güzellikleri, bitki örtüsü, ağaçları, serin havası ve dinlenme yerleriyle Erzincan'ın en çok tercih edilen mesire yeridir. Özellikle bahar aylarında açan papatyalar, rengarenk küpe çiçekleri ve daha birçok farklı bitki türü görsel bir şölen sunmaktadır. Kış aylarında hava sıcaklığının sıfırın altına düşmesi, Girlevik Şelalesinin donmasına neden olmaktadır. Şelalenin bu hali, oldukça ilgi çekicidir. Donmayla birlikte oluşan kalın buz sarkıntıları, buz tırmanışı için elverişli bir ortam sağlamaktadır. Kış aylarında bu spora gönül verenler, donmuş şelalede gösteri yapmaktadır. Her mevsim farklı bir güzellik sunan Girlevik Şelalesi'nin yakınlarında bulunan lokantalarda alabalık ve ızgaraların tadına varabilirsiniz. DOĞA VE KIŞ SPORLARI Erzincan Ergan Dağı Kış Sporları ve Doğa Turizm Merkezi Munzur Sıra Dağlarının eteklerinde bulunan, 3 bin 256 metre yüksekliğindeki Ergan Dağı, yaklaşık 12 km dikey uzunluğundaki kesintisiz kayak pisti ile kış turizminde önemli bir merkez haline gelmiştir. Kayak merkezinde gece kayağı da yapılabilmektedir. Ayrıca Erzincan eşsiz doğasıyla; Kayak, Dağ Kayağı, Kar raftingi, Snowboard, Snowkite, Snowpark, Kar Motosikleti, Kızak, Buz Pateni, Buzul Tırmanışı gibi birçok faaliyete ev sahipliği yapmaktadır. Ergan Dağının bir diğer önemli avantajı ise; Havaalanına olan yakınlığıdır. Havaalanına olan mesafesi on-oniki dakikadır. Kayak Merkezine çift şeritli, reflüj aydınlatmalı ve bitümlü sıcak kaplama yol ile ulaşım sağlanmaktadır. Ergan Dağı Kış Sporları ve Doğa Turizmi Merkezi alanında Saatte 2.700 kişi taşıma kapasiteli yeni teknoloji telesiyej sistemi ve saatte 750 kişi taşıma kapasiteli teleferik sistemi ile Ergan Dağı Kayak Merkezi Türkiye’nin yeni kayak merkezi olmaya adaydır. Bir kayakçının tesisin zirvesinden aşağıya inmesi için farklı zorluk derecelerinde 50.000 metreyi bulan pist seçenekleri mevcut olup, Acemi kayakçılar için 170 metre uzunluğunda acemi pisti yapılmakta ve hemen yanında 100 metre kapalı sistem yürüyen bant sistemi yapılmaktadır. Kayak merkezimize kazandırılan paletli ATV motorları ile orman turları düzenlenmektedir. Ergan Dağı Kış Sporları ve Doğa Turizmi merkezinde Erzincan İl Özel İdaresinin işletmesinde yer alan 1 adet cafe-restoran,Dağ kütüphanesi ve konaklama imkanı sağlayan 13 adet bungalov ev mevcut olup 1 adet et lokantası da kısa bir süre içerisinde hizmet vermeye başlayacaktır. Kayak merkezinde karavan park alanı da mevcuttur. Kayak merkezinde 2 (iki) özel işletme tarafından hizmete hazır hale getirilmiş ve açılmış biri de kısa bir süre sonra hizmete açılacak olan 47 oda 130 yatak kapasiteli konaklama tesisi ve restoran bulunmaktadır. Kayak alanın il merkezine yakın olması nedeniyle gelecek konuklar için Erzincan'daki konaklama merkezleri de hizmet vermektedir. Erzincan; karayolu, havayolu ve demiryolu ulaşım imkanlarının tamamına sahiptir. Dağ Bisikleti ve Trekking; Dağ yürüyüşü şeklinde yapılan trekking için, özellikle Aygır Gölü civarı başta olmak üzere, Erzincan’ın büyük kısmını kapsayan dağları ve yayları çok uygundur. Erzincan coğrafyasının ve ikliminin mükemmelliği bu sporları yapmaya çok müsaittir. İlimizin tecrübeli, eğitimli dağcıları, rehberleri ve kayakçıları ile bu sporlar aktif olarak yapılmaktadır. Yaylabaşı Ardıçlı Gölü, Bayırbağ’dan başlayarak Yedigöller ve Aygır Gölü güzergâhında trekking ve kaya tırmanışı, Esence, Yedigöller, Refahiye Dumanlı ormanlarında ve Bayırbağ Değirmenönü mevkiinde kampçılık yapılmaktadır. Kaya Tırmanışı ve Dağcılık; Büyük bölümü dağlarla kaplı olan Erzincan, Doğa sporlarının en popüler dalları olan kaya tırmanışı ve dağcılık için çok elverişlidir. Doğa Yürüyüşü ve kamp kurmayı da içeren dağcılık için son derece elverişli olan Coşan, Munzur, Ergan ve Mülpet zirveleri vardır. Munzur dağlarının Erzincan’a yakın yamaçlarında ve özellikle de Kemaliye Karanlık Kanyon’daki sarp kayalıklarda kaya tırmanışı sporu yapılmaktadır. Offroad; Engebeli arazi yapısıyla offroad tutkunlarının vazgeçilmez durağı haline gelen Erzincan, motor sporları kulüplerinin katılımlarıyla offroad yarışlarına ev sahipliği yapıyor. Rafting; Avrupa’nın en zor parkurlarından biri değişken fakat her mevsim yeterli debiye sahip olan Fırat, Avrupa’nın en zor rafting parkurlarından birini oluşturur. Doğal güzellikler arasında tabiatla mücadele zevkini tatmak isteyen doğa tutkunları için Erzincan-Erzurum karayolu üzerinde, Sansa deresinde ve Kemaliye ilçe merkezinin doğusundan geçen Karasu üzerinde rafting yapma imkanı vardır. Kültürün, doğanın ve sporun buluştuğu kente sizi de bekliyoruz. BASE JUMP VE WINGSUIT FIRATIN EFSANESİ Karanlık Kanyon, benzerlerini ABD'de Grand Canyon'da ve Avrupa'da Alpler'de görebileceğiniz, yer yer 500-600 m, kapalı bir eko sistemi oluşturmuş bir doğa harikasıdır. Karanlık Su vadisine dik inen Karanlık Kanyon'dan Sandık Köyünden Fırat ırmağı yatağına kadar inen “ canyoning “ sporuna elverişli bu vadi ayrı bir güzellik katmaktadır. Karanlık Kanyon'dan da geçen Kemah-Kemaliye arasındaki Fırat Nehri rotası önemli kano dergilerinden biri olan Kanu-Magazine tarafından Avrupanın en iyi 10 rotası arasında gösterilmiştir. Adrenalin tutkunu, base jump sporcuları yaklaşık 550 m yükseklikten, wingsuit sporcuları da kanyonun yüksek sarp kayalıklarından atlayışlarını gerçekleştirmektedirler. Su Kayağı; Su kayağı açısından da Doğu Anadolu’nun en uygun gölleri Erzincan’dadır. Karasu Nehri üzerinde bulunan Göyne Baraj Gölü ve Tercan Baraj Gölü ile Kemaliye’deki Fırat Baraj Gölü amatör ve profesyonel sporcular için ideal durgun su ortamı sunmaktadır. Kano; Fırat nehrinde her mevsimde, Mercan Deresi, Kömür Çayı, Tuzla Çayı gibi derelerde ise debinin yüksek olduğu bahar aylarında yapılmaktadır. Durgun su kanosu ise; Mertekli Regülâtörü, Tercan Baraj Gölü, Erzincan Baraj Gölü ve Keban Baraj Gölü’nde yapılmaktadır. Karasu nehir vadisine kanyonlar, “canyoning” sporu için son derece iddialı kulvarlar sunmaktadır. Yamaç Paraşütü; Yamaç Paraşütü, uçma heyecanıyla tarihi ve doğal güzellikleri gözlemleme zevkini birleştiren bir doğa sporudur. Yaylabaşı beldesi Ergan Tepesinde yapılmaktadır. Coğrafi şartların uygunluğu ve termiklerin fazla oluşu, Erzincan'ı bu sporda birinci sıraya yerleştirmiştir. Her tarafı dağlarla kaplı Erzincan yamaç paraşütü için uygun rüzgar koşullarına sahiptir. 3200-3500 m yükseltilere sahip Keşiş ve Munzur Dağları, yüksek atlayışlar için uygun bölgelerdir. Yamaç Paraşütü Festivali ve on dokuz ülkeden sporcuların katıldığı Yamaç Paraşütü Dünya Şampiyonası Finali 2013 Yılında Erzincan’da gerçekleştirilmiştir. Cirit; Orta Asya ve Anadolu' da at üzerinde oynanan geleneksel bir sporumuzdur. Cirit oyunu, Erzincan' da büyük ilgi görmektedir. Bu oyun iki takımla oynanır ve 90 dakikalık iki devreden oluşur. Her iki takımda 7 atlı binici bulunur. Erzincan Cirit sporunda Türkiye Şampiyonalarına ev sahipliği yapmaktadır. Atlı Safari; Erzincan'ın benzersiz doğasını at üzerine keşfetmek isteyenler için at safari turları son zamanların en ilgi çekici sporudur. Erzincan'da at safarisini yapabileceğiniz birçok mekan bulunmaktadır. İNANÇ TURİZMİ Terzi Baba Mezarlığı ve Türbesi; Asıl adı Muhammed Vehbi olan tasavvuf ehli Terzi Baba, mesleği terzilik olduğundan halk arasında bu adıyla anılmaktadır. Erzincan'ın en büyük mezarlığı olan Kale Dibi Mezarlığı'na, 1848 yılında vefat eden Terzi Baba'nın defnedilmesiyle mezarlığın adı Terzi Baba Mezarlığı olarak değiştirilmiştir. Türbeye dört basamaklı merdivenle çıkılır. Yapının giriş bölümünde iki sütunlu ve üzeri kurşun kaplı, yağmurluk çıkması bulunmaktadır. Türbenin içi, sade, sekizgen planlı düz bir örtüden oluşmaktadır. Türbenin kapısı ve pencerelerinde çapraz demir kafesler vardır. Terzi Baba Mezarlığında Şeyh Muhammed Beşir Erzincani, Musa Dede Bayburdi, Abdurrahim Reyhani El Erzincani, Şeyh Ahmet Fevzi Efendi, Hacı Hafız Muhammed Rüşdi Efendi gibi birçok evliya medfun bulunmaktadır. Şeyh Muhammed Sami Hazretleri Türbesi; Son asırda Anadolu’da yetişmiş velilerden, Piri Sami diye de bilinir. Babası Erzincan’ın meşhur Kırtıloğulları sülalesinden İbrahim Efendidir. 1848 senesinde Erzincan’da doğdu. 1912 senesinde Erzincan’da vefat etti. Kabri eski Erzincan’da Terzi Baba Mezarlığına giden yol üzerindeki dergahının bulunduğu Ak mezarlıktadır. Hacı Hafız Türbesi; Hafız Mehmet Rüştü Efendi, Terzi Baba’nın ilk müritlerindendir.1891 yılında vefat etmiştir. Sekizgen planlı, taş yapının giriş kısmında iki direk üzerinde bir sundurma yer almaktadır. Her köşesinde bir penceresi bulunan türbenin çatı kısmı; kiremit örtülü, konik şeklindedir. Yapının içerisinde bir sanduka bulunmaktadır. Daha önce birçok kez yıkılan Hacı Hafız Türbesi, çeşitli onarımlardan geçmiştir. Gülabibey Camii ; Kemah ilçe merkezinde yer almaktadır. Türkmen Akkoyunlu Devletinin Erzincan ve çevresindeki Beyi olan Gülabi Bey tarafından yaptırılan caminin, inşa kitabesinde, hicri 870, miladi 1454 yılında yapıldığı yazmaktadır. Yapı ahşap ayakların taşıdığı ahşap bir üst örtüye sahiptir. Ahşap süslemeciliğinin ve işçiliğinin Anadolu’daki nadir örneklerinden birisidir. Ahşap geçmeli (Kündekari Tekniği) ile yapılan minber, caminin ahşap düzenlemesine cazibe katmaktadır. Esat Muhlis Camii; Refahiye İlçe merkezinde bulunan Merkez Cami, batılı dönem bezeme özelliklerini göstermekte, avlusunda ise Bahattin Paşa Şehitliği bulunmaktadır. 2013 yılı içerisinde restorasyon çalışması yapılan tarihi camii ibadetine açılmıştır. Kemaliye Orta Camii; 17.yüzyıla ait bir Osmanlı eseri olduğu düşünülmektedir. Tek kubbesi bulunan caminin yapımında sarı renkli kesme taş kullanılmıştır. İbadet mekânına, son cemaat yerinden üç âdet kapı açılmaktadır. Kapıların üzerinde ve mermer şebekeli, yuvarlak kemerli pencereler yer almaktadır. Minare kaidesi oldukça yüksek, gövdesi ince yapılıdır. Başköy Mezarlığı; Mezarların, Otlukbeli Savaşında hayatını kaybedenlere ait olduğu düşünülmektedir. Akkoyunlu ve Karakoyunlulara ait Mezarlarda 15. yüzyıldan kalma heykellerin yanı sıra, mezar taşlarına işlenen ibrik, saz, kavak ağacı ve at motiflerinin farklı anlamlar içerdiği de bilinmektedir. 16. yüzyıla ait olan mezar taşlarının üzerinde bulunan gül kuş, vazo motifleri ise Osmanlı taş işleme sanatının özelliklerini taşımaktadır. Başköy Mezarlığı Mehmet Efendi tarafından yaptırılan tarihi Caminin mihrabı üzerinde 1693, son cemaat yeri içerisindeki bölümde 1860 yılı yazılıdır. Üst çatı örtüsü ardıç ağacından olan Caminin duvarlarında sarı renkli taş ve kerpiç malzeme kullanılmıştır. Ahşap kapısı üzerindeki lale motifi çok zariftir. Halen ibadete açık olan camiinin bir dönem medrese olarak kullanıldığı da aktarılmaktadır. Otlukbeli Şehitlik Anıtı; 1473 yılında, Fatih Sultan Mehmet ile Uzun Hasan arasında geçen Otlukbeli savaşında şehit düşen askerlerin anısına hakim bir tepeye yapılmış ve 2008 yılında ziyarete açılmıştır. Tarihi önem olarak bu savaş en büyük iki Türk hükümdarı karşı karşıya getirmiş ve Fatih Sultan Mehmet idaresindeki Osmanlı ordusu, Akkoyunluları mağlup ederek Anadolu’daki Türk birliğini sağlamıştır. Kadıköy Kilisesi; Refahiye’de bulunan en eski yapılardan birisidir. Giriş kapısında atkı taşı üzerine kabartılarak işlenen haç motifi, içerisinde de duvarlara çizilen ikonalar adeta tarihe ışık tutmaktadır. Cengerli Kalesi Roma Antreposu; Kökeni Hayaşa ve Urartulara kadar uzanmaktadır. Cengerli Kalesinin kuzey kesiminde bulunan Roma Antreposu üç yuvarlak binadan oluşmaktadır. Değirmenli Köy Kilisesi; 19. yüzyıla ait olan kilisenin yapımın da kesme ve moloz taş kullanılmıştır. Yapının batısında bulunan giriş kapısının iki yanında yuvarlak kemerli pencerelere yer verilmiştir. Oğulveren Kilisesi; Kilise, roton planlı olup, üst örtüsü tamamen yıkılmıştır. Kilisenin giriş kısmı kalan izlerden anlaşıldığı kadarıyla batı kısmından olup giriş kısmının tam karşısında doğu tarafta apsis kısmı yer almaktadır. Kilisenin apsis kısmında yer alan ikiz pencerelerin dışardan görülen kısmında, kemer alınlığının iki hayvan figürü ve ortasında bir insan ellerini havaya kaldırmış vaziyette tasvir edilmiştir. Bu tasvirden başka kilisede herhangi bir sahne yer almamaktadır. Abrenk Kilisesi ve Dikili Taşlar; Üçpınar Köyü yakınlarındaki Vank dağının güney doğusunda, çukurca bir alan içerisindedir. Giriş kapısının üzerindeki bilgiye göre 1854 yılında inşa edilmiştir. Kilise ile birlikte bir şapel ve iki tane de dikili taş bulunmaktadır. Bu taşların en büyüğü 5 m uzunluğundadır. Dikili Taşlar, 17. yüzyılda buradaki kaya zemine dikilmiş ve çevresi düzenlenerek bir açık hava ibadet mekânı oluşturulmuştur. Bu taşlar, mimarisi ve bezemesiyle dikkat çekip, XII. yy. dan sonra Selçuklu Prensi Nasurettin dönemiyle tarihlenen kitabeler taşırlar. Geleneksel El Sanatları: Demircilik; Günümüzde eskisi kadar rağbet görmese de şehir merkezinde ve Kemaliye' de varlığını sürdüren el sanatlarından biridir. Demircilik sanatının önemli ürünlerinden biri olan el yapımı tokmaklar, Kemaliye' de üretilmekte ve büyük ilgi görmektedir. Erzincan Bakır İmalat ve El İşlemeciliği Sanatı; Erzincan Bakırcılığı, bugün de varlığını sürdüren önemli bir geleneksel el sanatıdır. Dövme bakırcılık yerini bakır el işlemeciliğine bırakmıştır. Semaver, tepsi, biblo, tabak, kaşık, şekerlik, kupa, vazo gibi süs eşyaları yapılmaktadır. Erzincan Bakır İmalat ve El İşlemeciliği Sanatı Coğrafi İşaretli Ürünlerdendir. Halıcılık; Erzincan’da halı dokumacılığı özellikle Kemaliye ilçesinde yapılmaktadır. Üretimi azalsa da Kemaliye Halıları yurtiçi ve yurt dışında büyük ilgi görmektedir. Dünyaca tanınan Eğin Halıları yurt içi ve yurt dışında büyük ilgi görmektedir. Şehirden ayrılmadan önce Erzincan'a özgü tava leblebi, tulum peyniri, kavrulmuş buğday gibi çeşitli gıda ürünlerini alınması tavsiye edilir. Erzincan' dan alınacak en önemli hediyelik eşyalardan biri de " Eğin Halılarıdır. " Kemaliye Gazenne Dokuması / Eğin Gazenne Dokuması Kemaliye Belediye Başkanlığı tarafından 2023 yılında tescil ettirilen Kemaliye Gazenne Dokuması/ Eğin Gazenne Dokuması ilimizin Coğrafi İşaretli ürünlerindendir. % 100 pamuk ipliğiyle mekikli dokuma tezgâhlarda dokunan ve “gazenne” adı verilen renkli dikey çizgi desenleri kullanılarak Erzincan ili Kemaliye ilçesinde üretilen dokuma kumaştır. Kına elbisesi, kıyafet, peştamal, yastık, çarşaf, masa örtüsü ve şal yapımında kullanılır. Kemaliye ilçesinin eski adı Eğin olduğu için, Kemaliye Gazenne Dokuması / Eğin Gazenne Dokuması isimlerinin her ikisi de ürünü tanımlamak için kullanılır. Peştamal olarak kullanılan dokumaların ölçüleri yaklaşık 90 cm x 190 cm iken diğerlerinin ise 90 cm x 4 m’dir. 20/2 numaralı hazır bobinlere sarılmış % 100 pamuk ipliği peştamal üretiminde kullanılırken 40/1 ve 40/2 numaralı iplikler ise diğer ürünlerin üretiminde kullanılır. Genelde bordo ve lacivert renkli olmakla beraber kullanım yerine göre mor, sarı, kırmızı, yeşil gibi renkli iplikler ile dikey çizgi desenleri oluşturulur. Coğrafi sınırda uzun bir geçmişe sahip olan Kemaliye Gazenne Dokuması / Eğin Gazenne Dokuması Kemaliye (Eğin) ilçesinin kültüründe ve ekonomisinde önemli bir yere sahiptir. Üretiminde oluşturulan gazenne, yani çizgili desen coğrafi sınıra özgüdür. Bu sebeplerle coğrafi sınır ile ün bağı bulunur. GASTRONOMİ Erzincan Yemek Kültürü Yüz yıllar öncesinde ülkemizin bereketli topraklarını yurt edinen farklı kültüre sahip halkların varlığından başka, birde çeşitli nedenlerden dolayı göçle gelerek Anadolu’ya yerleşen toplumlar arasında kültürel geçişler yaşanmış, buda yemek kültürüne ait kimliğin çeşitlenmesine sebep olmuştur. İklim özellikleri bakımından Erzincan Ovası kendine has yapısı sayesinde, çevresinde yer alan sert karasal iklime sahip diğer illerden ayrılmaktadır. Kış aylarında daha yumuşak bir karasal iklim görülmesi yetişen tarım ürünlerinin çeşitliliğini artırmakta ve hayvancılık ürünlerinin çeşitlenmesine olumlu katkı sunmaktadır. Erzincan Yemek Kültürü; kırmızı et, buğday unu, peynir çeşitleri, tereyağı, bölgeye has şifalı olduğuna inanılan şifalı otlar (çiriş, ısırgan, evelik, ışgın vb.), kayısı, üzüm, elma, ayva gibi mevyeler ile ön plana çıkmaktadır. Hayvancılık ürünleri konusunda öne çıkan bölge mutfağında, et ve yoğurtla yapılan yemek çeşitlerine bolca rastlanmaktadır. Ayranlı Erzincan Çorbası, Yaş Tarhana, Kelecoş, Yoğurtlu Yalancı Köfte yoğurtla hazırlanan yemeklere örnek verilebilir. Aynı zamanda Erzincan bölgesine özgü Tulum Peyniri ülkemize de ün yapmış ve sıklıkla tüketilen peynir türlerinden biri olmuştur. Anadolu’nun en eski yerleşim yerlerinden biri olan Erzincan’ın zengin tarihi geçmişi mutfağına da yansımıştır. Hayvansal ürünlerden yapılan yemekler, süt ve süt ürünlerinden elde edilen yiyecek grupları, buğday grubu ürünleri ve meyve-sebze ile hazırlanan yöresel yemekler sıklıkla tüketilmektedir. Tüketilen bu yiyecek gruplarından kış aylarında da yararlanmak için çeşitli geleneksel saklama yöntemleri uygulanmaktadır. Buğday ürünlerinden; yarma (gendime), tarhana, buldur ve erişte, Baklagillerden; dermason fasülye, mercimek, Meyve ve sebze ürünlerinden; elme, kayısı, vişne, armut, ayva, üzüm, yeşil fasülye, biber, domates, Süt ürünlerinden; kurut, tulum peyniri, kış hazırlıklarında en çok kullanılan ürünlerdir. Tarihi İpek Yolu üzerinde bulunan ve Anadolu’nun en eski kültür merkezlerinden biri olan Erzincan’da, oldukça zengin olan yemek kültürünün çoğunluğunu hamur yemekleri oluşturur. Kahvaltılıklar; Erzincan Ketesi, çökelek piyazı,kaygana, kalbur hurması, un helvası, patates piyazı, pişi, döbürce (börülce) salatası, çökelikli, çılbır, kuymak, çürütme, tereyağlı haşıl, sütlü haşıl. Çorbalar; Yarma çorbası, bamya (etli) çorbası, aşure, kesme un çorbası, kırdo, gendime çorbası, bacaklı çorba, tarhana çorbası, soğuk çorba, işkembe çorbası, ekşili, ekşili köfte, yumurta paçası, un tarhanası, kurut çorbası, gendime katısı, çılbıra. Hamur İşleri – Hoşaflar; Su Böreği, kayısı hoşafı, yumurta boranı, elma komposto, etli kuru fasülye (löylez), babikko, sırın, el böreği, hıngel. Et Yemekleri; Erzincan Yaprak Döneri, Kavurma, kelecoş, kemah paçası, etli yahni, kemah köftesi, ayva kalyesi, herle, tirit, kuzu içi, gah yahnisi. Pilavlar – Dolmalar; Şekerli erişte pilavı, peynirli erişte pilavı, kara kabak dolması, püsküllü pilav, yaprak sarması, keşkek, gendime pilavı, bulgur pilavı, şalgam dolması, loddik, mumbar dolması, lahana dolması, tava pilavı, evelik dolması, çaput (kuru kabak) dolması, soğan dolması, kal domates dolması, gıllor, pazı dolması, yeşil mercimekli bulgur pilavı. Sebze Yemekleri; Patates kavurması, fasülye mıhlası, kabak lapası, soğan mıhlası, soğan yahnisi. Tatlılar; Erzincan kesme kadayıfı, gasefe, elma dolması, Erzincan lokumu, kabak tatlısı, bastık kavurma, cumur, baklava, sarığı burma, dövmeç. Erzincan Tulum Peyniri, Cimin Üzümü, Erzincan Üzümlü Sarucu, Refahiye Balı, Kemah Doğal Kaynak Tuzu, Kemaliye Dutu / Eğin Dutu ve Erzincan Kesme Kadayıfı Coğrafi İşaretli ürünlerdendir. Sakı Elması, Erzincan Dermason Fasülyesi ve Erzincan Tava Leblebisi de ürün olarak yöresel özellik göstermektedir. Erzincan Tulum Peyniri; Yüksek dağlarında yayla meralarında beslenen koyunların son derece besleyici sütlerinden yapılmaktadır. Tulum Peyniri, görünüşü ve kendine özgü lezzetiyle diğer peynirlerden ayrılmaktadır. Türk Patent Enstitüsü sertifikası ile sayılı ürünler arasında yer almaktadır. Erzincan Tulum Peyniri ilimizin Coğrafi İşaretli ürünlerindendir. Cimin Üzümü; Kendine has eşsiz tadıyla sofralık olarak talep görmekte olan Cimin Üzümü iri tanelidir ve mayhoş bir tadı vardır. Suyunu içmek, hem hafıza kaybına hem de motivasyon sorunu olanlara iyi gelmektedir. İçerisindeki şeker oranı sıfıra yakın olmasından dolayı şeker hastalarının da sıhhi olarak tüketebildiği, sağlık açısından birçok yararı bulunan bir meyvedir Türkiye’nin ilk patentli üzümü olan Cimin üzümü, bağbozumu ile birlikte Türkiye ve Dünya’nın birçok bölgesine ulaştırılmakta ve satışı yapılmaktadır. Cimin Üzümü ilimizin Coğrafi İşaretli ürünlerindendir. Erzincan Üzümlü Sarucu; Üzümlü ilçemizin meşhur Cimin Üzümü ve cevizinden yapılan üzüm basması (Saruc) tadına doyulmayan bir lezzet ve enerji deposudur. Tamamen organik olarak üretilen sarucun kasları rahatlattığı, damar sertliğini önlediği, kansızlığa isale ve zayıflığa iyi geldiği bilinmektedir. Kış aylarında akşam oturmalarında misafirlere ikram edilen saruc, protein ve karbonhidrat kaynağıdır. Erzincan Üzümlü Sarucu ilimizin Coğrafi İşaretli ürünlerindendir. Refahiye Balı; Erzincan ve Refahiye'de üretimi yapılır. Yörede kekik, geven gibi bitki türlerinin yaygın olması Erzincan balının da lezzetli ve kaliteli olmasını sağlamaktadır. Refahiye Balı ilimizin Coğrafi İşaretli ürünlerindendir. Erzincan Kesme Kadayıfı; Ev tipi yoğurt, tam yağlı süt, yumurta, bitkisel sıvıyağ, limon suyu, tereyağı, sirke, ayçiçek yağı, tuz, sert beyaz buğday unu, kabartma tozu ve karbonat kullanılarak yapılan hamurdan elde edilen yufkaların ince kesildikten sonra arasına ceviz içi konularak pişirilip üzerine şerbet dökülerek hazırlanan bir tatlıdır. 45 cm’lik alüminyum tepside pişirilip 12x12 cm’ye dilimlenerek servis edilir. Erzincan Kesme Kadayıfı, şerbet dökülmediği takdirde oda sıcaklığında 1 hafta, buzdolabında ise +4oC’de 3 ay muhafaza edilebilir. Geçmişi eskiye dayanan Erzincan Kesme Kadayıfının üretimindeki özellikle yufkaların elde bıçak ile kesilme aşaması, ustalık becerisi gerektirir. Erzincan Kesme Kadayıfı ilimizin Coğrafi İşaretli ürünlerindendir. Kemah Doğal Kaynak Tuzu; Erzincan'ın Kemah ilçesine bağlı Kömür Köyü’nde Osmanlılar döneminde açılan tuz ocaklarından yıllık 5 bin ton civarında Kemah Doğal Kaynak Tuzu üretilmektedir. Yaklaşık 100 metre derinliğindeki tünelden gelerek sayıları 150'yi bulan göletlerde günlerce bekletilip dinlendirilen ve güneş ışınlarıyla minerallerinden ayrılan tuz, hazır hale getirildikten sonra çalışanlar tarafından toplanılmaktadır. Kemah Doğal Kaynak Tuzu, içerdiği mineraller bakımından zengin olması sebebiyle özellikle salamura yapımında tercih edilir. Kemah Doğal Kaynak Tuzu, Kemah başta olmak üzere Erzincan ve Doğu Anadolu Bölgesinde büyük ilgi görmektedir. Kemah Doğal Kaynak Tuzu ilimizin Coğrafi İşaretli ürünlerindendir. Kemaliye Dutu / Eğin Dutu; Kemaliye ilçemizin sarp arazilerinde doğal ve sınırlı miktarda yetiştirilen çekirdeksiz beyaz dutlar, haziran ve temmuz aylarında toplanarak bir kısmı kurutulur, bir kısmı da pekmez ve lök yapımında kullanılır. Sağlıklı, doğal ve katkısız olarak üretilen Kemaliye Dutu, B1,B2 ve C vitamini yönünden zengin olmakla birlikte demir ve kalsiyum kaynağıdır. Kemaliye Dutu yörede önemli bir gelir kaynağıdır. Kemaliye Dutu / Eğin Dutu ilimizin Coğrafi İşaretli ürünlerindendir. Kemaliye Lök Tatlısı / Eğin Lök Tatlısı (Dövmeç); Kuru dut ve cevizle yapılan, eski dönemlerde saraylarda padişahlara ikram edilmesi nedeniyle "padişah tatlısı" olarak da adlandırılan dövmeç, İlimiz merkezinde ve özellikle Kemaliye, Kemah ve Üzümlü ilçelerimizde yaygın olarak yapılarak tüketilmektedir. Kemaliye ilçemizde lök olarak adlandırılan dövmeç, damaklarda eşsiz bir tat bırakıyor. Kemaliye Lök Tatlısı / Eğin Lök Tatlısı ilimizin Coğrafi İşaretli ürünlerindendir. Tatil için İlimize gelen yerli ve yabancı turistlerin dönüşlerinde yanlarında götürdüğü tatlı, asırlardır bir gelenek olarak yaşatılıyor. ERZİNCAN FOLKLÖRÜ Halk Edebiyatı; Erzincan yöresi halk edebiyatı, halkın zor zamanlarda mücadele ettiği ve güç koşullar altındaki yaşamından izler taşır. Şemsi Hayal, Aşık Davut Sulari, Kemahlı Tabir, Aşık Beyhani, Aşık Müslüm Akbaba, İsmail Daimi Erzincan halk ozanlarıdır. Behçet Kemal ÇAĞLAR, Ahmet Kutsi TECER, Halil İbrahim ÖZDEMİR, Rıfkı KAYMAZ, Salih Baba, Ahmet DUMLU, Mustafa KUTLU, Mustafa UÇAR, Ruhi KARA, Fahri TAŞ, Cem Şems TÜMER, Ömer OKÇU (Hekimoğlu İsmail), Hüseyin AĞCA Erzincan’ın yurt çapında tanınmış önemli şair ve yazarlarıdır. Halk kültürü unsurları bakımından zengin bir bölge olan Erzincan yöresinde efsaneler, insanları doğruluğa, yardımlaşmaya, manevi değerlere saygıya davet eden konularda yazılmıştır. Yöre manileri sevgi, gurbet,sıla özlemi, elem ve ızdırap duygularını dile getirir. Erzincan’ın; aşıklık, mani söyleme, sıra gecesi, aşure, diş hediği, keşkek, herfene, bakırcılık, bıçakçılık, yemenicilik gibi gelenekleri somut olmayan kültürel miras kayıtlarına geçmiştir. Mani Yolu; Erzincan’ın Kemaliye ilçesinde Osmanlı döneminde gurbete giden eşlerine özlem ve hasret dizeleri dizen kadınların sözleri Mani Yolunda sergileniyor. Mani Yolunu görmek, manileri okumak için yerli ve yabancı binlerce turistin akın ediyor. ERZİNCAN TÜRKÜLERİ Erzincan türküleri; tören türküleri, kırık havalar, hüzünlü türküler, olaylı türküler, mesleki türküler, kahramanlık türküleri, orta oyunu türküleri, hikâyelerde geçen türküler, dinî türküler, mayalar (uzun havalar) yöre türkülerini oluşturur. Erzincan halk müziğinde Kemaliye'nin ayrı bir yeri vardır. Bağlama Erzincan'da yaygın olarak kullanılan halk sazıdır. Tarihinde bir çok aşık ve ozanın yaşadığı, ülkenin türkü arşivine en fazla eser katan bir sanat şehridir Erzincan… Erzincan halkı her türlü duygu ve düşünceyi türkülerle dile getirmiştir. Bundandır ki türkü söyleme geleneği çok yaygındır. Sesi güzel olsun olmasın insanlar kendilerini bu yolla ifade etmeyi tercih etmişlerdir. Erzincan türküleri, ağıtları, deyişleri ve doğa türküleri yöreyi tümüyle yansıtan özelliktedir. İlçeleri arasındaki sosyal, kültürel ve coğrafi farklılıklar türkülerinde de farklılıkların oluşmasına neden olmuştur. Bu da türkülerin konu ve söyleniş açısından farklılıklar göstermesine yol açmıştır. Erzincan’ın geçmişte yaşadığı deprem acılarını, geçim sıkıntılarını ve sıla özlemlerini de türkülerde yoğun olarak görmek mümkündür. Bu konularda türküler söyleyerek insanlar acılarını azaltmayı amaçlamışlardır. Enstrüman konusuna değinecek olursak bağlama Erzincan’da yaygın olarak kullanılan halk sazıdır. Cura ve çöğür tarzındaki sazlar tezenesiz çalınır. Sağ elin parmak uçları tezene gibi kullanılır. Bu teller üzerinde sıyırarak çalma şekli olan şelpe de yaygındır. Erzincanlı ozanları saymakla bitiremeyiz ancak; Salih Dündar (Sılbıslı Salih), Hafız Şerif, Davut Sulari, Turan Engin, Daimi, Ali Ekber Çiçek, Yavuz Top gibi isimler çok önemli çalışmaların altına imzalarını atarak çok iyi sanatçıların yetişmesinde büyük pay sahipleridir. Çalışmalarının ve eserlerinin üzerinden uzun yıllar geçmesine rağmen yapıtları tozlu raflara kaldırılmaya mahkum olmamıştır. Erzincan türkülerinden bahsetmek gerekirse; eserlerin bir çoğu günümüzde dillerden düşmeyen yeni nesil sanatçıların harmanlayarak söyledikleri türkülerin büyük kısmını içeren yapıda ve popülerliktedir. Hemen hemen her çıkan türkü albümünde Erzincan türkülerine rastlamak mümkündür. Bu değerli eserlere örnek verecek olursak; Erzincan’a Girdim Ne Güzel Bağlar, Başı Pare Pare Dumanlı Dağlar, Bir Acı Rüzgar Esince, Bir Seher Vaktinde İndim Bağlara , Bütün Dünya Senin Olsun, Derdim Çoktur Hangisine Yanayım, Kadir Mevlam Senden Bir Dileğim Var, Kirpiğin Kaşına Değdiği Zaman, Seyyah Olup Şu Alemi Gezerim, Yazı Bilmem, Tanrıdan Diledim Bu Kadar Dilek ve sayamadığımız birbirinden değerli yüzlerce eser… Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz; her bir Erzincan türküsü bir başka güzel, bir başka duygulu, doğa ve yaşamla ilgili aklımıza gelebilecek her şeyi Erzincan türkülerinde bulmak mümkün, işte bu yüzdendir ki şehrimizin türküleri seviliyor ve dillerden düşmeyerek popülerliğini koruyor. HALK OYUNLARI Erzincan ve çevresinde en çok oynanan halk oyunları çok eski geçmişe dayanan bar ve halaydır. Erzincan’ın barlarıyla komşu illerin barları birbirine benzemektedir. Kahramanlık, yiğitlik, ağır başlılık ve sabrın sembolü olan "bar" en önemli Erzincan halk oyunudur. Oyunların tümü önce ağır olarak başlar, sonra gitgide hızlanır. En az altı kişi olarak kız ve erkeklerin ayrı ayrı oynadığı oyunlarda çökme, el vurma ve dönmeler ana figürler olup, elde mendil, bıçak, kaşık gibi araçlar bulunur. Barların yarım daire şeklinde oluşması, Erzincan ovasını tanımlamaktadır. Komedi mahiyetinde oynanan elek oyunu, yılbaşında oynanan arap oyunu da yörede oynanan orta oyunlardandır.


Orjinal Habere Git
— HABER SONU —