Tarih: 25.04.2025 14:40

Bir üniversiteden daha fazlası: Kültürün ve yaşamın sınırlarını aşan iki hikâye

Facebook Twitter Linked-in

ANKARA-BHA Ankara’nın kalbinde, yalnızca akademik başarılarıyla değil, insanlığa kattığı değerle de öne çıkan bir kurum var: Başkent Üniversitesi. Ekim 2023’te bu üniversitenin kampüsünde atılan bir adım, Türkiye ile İspanya arasında kalıcı bir kültür köprüsünün temelini attı. Cervantes Enstitüsü’nün Ankara Şubesi, Prof. Dr. Mehmet Haberal’ın vizyonu ve kararlılığıyla Başkent Üniversitesi çatısı altında açıldı. O an, yalnızca bir kurumun değil, bir milletin dünyaya açılan penceresi haline geldi. Ve bu hafta, bu kültür köprüsünün birinci yılı, sanat, diplomasi ve akademinin iç içe geçtiği bir törenle kutlandı. Üniversitenin Avni Akyol Konferans Salonu’nda düzenlenen etkinlikte, Rektör Prof. Dr. Hakan Özkardeş ev sahipliğinin onurunu duyurdu. İspanya’nın Türkiye Büyükelçisi Cristina Latorre ise törende, Prof. Dr. Haberal’a hitaben, “İspanyol kültürünün Türk halkıyla paylaşılmasındaki mükemmel ortaklık için teşekkür ederim,” diyerek onun öncülüğünü saygıyla selamladı. Törenin ilerleyen saatlerinde, sabah saatlerinde gerçekleştirdiği önemli bir ameliyat sonrası aralarına katılan Prof. Dr. Haberal, katılımcıların yoğun ilgisiyle karşılandı. Çünkü onun ismi sadece eğitimde değil, yaşamın en kutsal değeri olan sağlığın yeniden inşasında da anılıyor. Nitekim bundan tam 35 yıl önce, bir başka 24 Nisan sabahında dünya tıbbı bir ilkle tanıştı: Prof. Dr. Mehmet Haberal, ekibiyle birlikte erişkin bir bireye canlıdan kısmi karaciğer nakli gerçekleştirdi. O gün, “Bu operasyon riskli” diyenlerin sesi yankılanmadı; yankılanan tek şey, babasının verdiği hayatla yeniden doğan genç bir adamın kalp atışlarıydı. 1974’te Denver’da Thomas Starzl ile başlayan bu yolculuk, Türkiye’de organ nakli tarihinin rotasını değiştirdi. Bugün Türkiye, canlı vericili nakillerde lider ülkelerden biri. Ancak beyin ölümü sonrası organ bağışı hâlâ arzulanan düzeyde değil. Prof. Dr. Haberal ve Başkent Üniversitesi bu konuda da öncülüğünü sürdürüyor. Çünkü onların önderliğinde, tıpta yalnızca tedavi değil; umut da sistematik olarak üretiliyor. Umut dedik, çünkü tıpta sadece organlar değil, insanlar da eşleşiyor artık. Çapraz nakillerle hayat yeniden paylaşılıyor. Fadime Dur’un böbreği Zafer Atmaca’ya, Nuran Atmaca’nınki ise Recep Dur’a hayat verdi. Dört kişinin kaderi, tek bir masada birleşti. Onlar hastaneden taburcu olurken yalnızca sağlıklarını değil, birbirlerinin dualarını da yanlarında taşıyorlardı. Başkent Üniversitesi’nde kültür ve tıp; müzikle organ, sanatla bilim, insanla insan el ele veriyor. Ve bu bütünlüğün ardındaki isim, her zaman olduğu gibi: Prof. Dr. Mehmet Haberal. Kimi zaman bir konser salonunda kültür elçilerini ağırlayan, kimi zaman bir ameliyathanede ikinci bir yaşam başlatan bu üniversite; yalnızca bir eğitim kurumu değil, bir insanlık projesi olarak yükseliyor.


Orjinal Habere Git
— HABER SONU —